Kardeş İlişkileri ve Kıskançlık
Anneler ve babalar ilk çocuklarını kucaklarına aldıklarında ilk defa anne baba olma duygusu, heyecan, iyi anne baba olabilecek miyim düşünceleriyle boğuşurlar. Zaman geçtikçe daha sakin ve mantıklı düşüncelere sahip olmaya başlarlar. İşte tam o sırada ikinci kez anne baba olacakları haberini alırlar. Bu haberi aldıklarında artık daha sakin ve temkinli olurlar çünkü bir tecrübeleri vardır. Fakat birden yeni bir soru akıllarını kurcalamaya başlar: Acaba kardeşini kıskanır mı? Daha hamileliğin ilk günlerinden itibaren “acaba çocuğa kardeşinin olacağı ne zaman söylemeli? Nasıl anlatmalıyız?” diye bir telaş başlar.
Kardeşler arası kıskançlığın temeli aslında rekabetten kaynaklanır. Eğer anne ve babalar bu rekabeti beslerlerse kardeş kıskançlığı kaçınılmaz bir hal alır. Kıskançlık temelde kaybetme korkusu ve kendini önemli görme gibi iki arka plana dayanır. Sevdiğin bir şeyi kaybetmekten korkmakla yaşadığın kıskançlıkla, her şeyin en iyisinin kendi hakkı olduğunu savunup benmerkezci bir kıskançlık arasında büyük bir fark vardır. Bu yüzden kıskançlık kötü ve asla olmaması gereken bir duygudur diyemeyiz. Önemli olan bu kıskançlığın zarar verme aracı olarak kullanılmamasıdır.
Ebeveynler çoğunlukla kıskançlık konusunda yaşayacaklarından dolayı bir ön yargı ve endişe içindedirler. İlk adımdan itibaren doğru bir yol izlenirse kıskançlık krize dönüşmemiş olur. Burada bebek eve geldiğinde diğer çocuğun duygularını anlamaya çalışmalı ve bu duygularını bizimle paylaşmasını sağlamalıyız.
Gerekirse onun duygularını dile getirmesine yardımcı olmalıyız. “Bebeği çok seviyorsun” gibi onun için henüz anlam bulmamış cümleler yerine onun aklındaki sorulara yakın sorularla onun kendisini açmaya yardımcı olmalıyız.” Bebek uyurken sessiz durmanın senin için ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum” diye bir cümle onun duygularından birine dokunmuş ve anlaşıldığını hissetmesine yardımcı olabilir.
Çocuk eve yeni gelen bebekle ilgilenilirken kendisinin gözden kaçırıldığını düşünebilir. Burada çocuğa neden bebekle daha çok zaman geçirildiği anlatılırsa daha etkili olacaktır. Tabi bunları yaparken çocuğun dünyasına hitap edecek bir iletişim dili kullanacak önemlidir. Onunla göz teması kurup, yaşına uygun şekilde bir açıklama yapmak faydalı olacaktır. Âmâ burada bütün suçu “ bebeğe” atmadan yapılmalıdır.
Sürekli “ bebek” kelimesini duyan çocuk için bir nefret kaynağı oluşturabilirsiniz. Özellikle abi yâda abla pozisyonundaki çocuklar küçükse bebeğe dokunmanın ölçüsünü henüz bilemeyebilirler. Bu gibi durumlarda onları kontrol etmek ve iş zarar verici bir hal almadan dikkatlerini başka yöne çekmek gerekir.
Bebekle çocuğun arasında davranışları da olumlu ifadelerle güçlendirebiliriz. “Baksana kardeşin sana nasıl bakıyor, seni seviyor olmalı” gibi cümleler duymak çocuğunda hoşuna gidip ona karşı iyi duygular beslemesine yardımcı olabilir. Çocuğun arasının iyi olduğu bir yetişkinin çocukla her gün belirli dozlarda zaman geçirmesi de oldukça önemlidir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur, “bu zamanlar sadece bebek yokken olabiliyor o yüzden bebek bizim aramızda engel” düşüncesi oluşturulmamalıdır. Bu zamanlar doğal şekilde gelişmeli, ”çocuk benimle oynar mısın dediğinde onu reddetmek yerine evet sana şu kadar zaman ayırabilirim” diyebiliriz.
Kardeş ilişkilerinde gerçekçi bir düşüncede olmalıyız ve iki egonun bir paylaşım yapmasını beklerken elbette ki rekabet duygusu kaçınılmaz olacaktır. Çocukları kardeşleri arasında kıyaslamak rekabet duygusunu körüklediği gibi kıskançlığı da ateşlendirebilir. Ebeveynler bu konuda gerekli liderliği sağlamayı başardıklarında tatlı bir rekabet içinde, adil, paylaşmayı bilen çocuklara sahip olacaklardır.
Çocuklar için huzurlu ortamı oluşturun ve onların daha çok ne zamanlarda kavga ettiklerine dikkat etmeye çalışın. Ve kavga etmelerinin sebeplerinin altındaki gerçek sebebi bulup ortadan kaldırmaya çalışın. Onların arasında asla hakem görevi üstlenmeyin. Bu rol sizinle olan ilişkilerini yıpratacağı gibi birbirleri arasındaki ilişkiyi de bozabilir. Eğer kavganın olduğu ortamı terk edebiliyorsanız odadan çıkın ve onları kendi sorunlarını aralarında halletmeleri için onlara fırsat bırakın.
Durumun çok kötüye gittiğini ve zarar vermenin başlayacağını görmeden müdahalede bulunmayın. Onların bu sorunu aralarında halledebileceklerine dair olumlu bildirimlerde bulunun. Aralarındaki problemin ne olduğunu siz hemen fark edebilirsiniz fakat bunu onlara söylemeyin bırakın kendileri bulsunlar. Sadece yaşına göre küçük ipuçları verebilirsiniz ya da daha küçük yaşlardaki çocuklar için taklit edebilecekleri diyaloglardan faydalanabilirsiniz.
Çocukların her durumda birbirlerini size şikayet etmelerini engelleyin. Eğer sorunları zarar verici bir boyutta değilse size gelmeden kendi aralarında halletmeleri gerektiğini söyleyin. Bunun yanında birbirleriyle iyi geçindiklerini gördüğünüz durumlarda da onları tebrik edin, olumlu cümlelerle yaptıklarının ne kadar güzel olduğunu fark etmelerini sağlayın. Kardeşlerin birbiri için yaptığı ufak şeyleri övün. Çocuklar arasında hep iyiyi görüp sevgiyi artıracak yorumlarda bulunun.
Eğer bu konuda zorlanıyorsanız bir uzmandan yardım alabilirsiniz.